Splinter Cell: Double Agent Oyunu en keyifli ve çekici kılan şey ise senaryonun size bağlı ilerliyor olması.
Oyun tamamiyle sizin verdiğiniz kararlar ile yönleniyor.
Hatta oyunun sonunu da sizin seçimleriniz belirliyor.
İsterseniz devlet içersinde teröristlerin içerisine sızmış rizikolu bir görevde tespit edilen ajanı, dilerseniz de mafya içersinde gayret gösterenbir ajanı yönlendiriyor olabilirsiniz.
Bu tamamiyle size kalmış.
Hangisinin henüz etik olduğuna siz hüküm veriyorsunuz.

Bir Oyun İki Ajan

Splinter Cell serisinin dördüncü oyunu olarak ortaya çıkan Double Agent, birçok oyun platformuyla uyumlu ve üçüncü şahıs perspektifli bir aksiyon oyunu. Diğer Splinter Cell oyunları gibi oldukça beğeni toplayan Double Agent 2006’da piyasaya sürüldü.

Oyundaki karizmatik kahramanımız Sam Fisher, bir görev sonrasında kızının kaçırıldığını ve öldüğünü öğrenir. Bu olay doğal olarak Sam Fisher’in psikolojisini oldukça zorlamıştır. Belki bu buhrandan kurtulup kafasını dağıtmak belki de katı görev ilkelerinden dolayı Sam, yeni bir göreve başlar. Bu görev diğer görevlerinden oldukça farklıdır ve titizlik gerektirmektedir. Sam, güçlü bir çeteyi çökertmek ile görevlendirilir fakat bu çeteyi çökertmenin tek yolu çetenin içine sızmaktır. Çetenin içine sızmak için ise dâhiyane bir yöntem geliştirilir. Sam’in tüm geçmişi silinir, kimliği değiştirilir. Daha sonra suç işlemiş biri olarak görev icabı hapse gönderilir. Hapisteki çete üyesi ile sıkı bir dostluk kuran Sam, düzmece bir kaçış planı ile çete üyesi ile birlikte çete üssünün yolunu tutar. Sam Fisher artık bir çete üyesi gibi davranmak zorundadır. Yer yer masum insanların parasını alıkoyacak yer yer ise onların ölmelerine göz yummak zorunda kalacaktır. Bu da Sam’i çift kişilikli biri haline getirir. Hem bir çete üyesi hem de bir ajan.

Serinin bu dördüncü oyununda yıpranmış ve yaşlanmış bir ajan bulacaksınız. Başarılı olabilmek için ise ihtiyacınız olan şey ajanın tecrübeleri ve seçimleriniz. Oldukça sağlam bir senaryoya sahip olan Splinter Cell Double Agent, oldukça da sağlam bir grafik ve efekt kalitesiyle sizi aksiyona davet ediyor. Oyunu ilk açtığınızda karşınıza oyun ile ilgili epeyce uzun bir tanıtım filmi çıkıyor ve sizi senaryo konusunda bilgilendiriliyor. Daha sonra ise klasik olarak Single Player ve Multiplayer seçeneklerinden birini seçerek oyuna başlıyorsunuz. Oyunun ilk bölümü İzlanda’da geçiyor. Kendinizi bir nükleer silah olabilir ihtimali ile içerisine sızdığınız çetenin çalışma alanında buluyorsunuz. Tam bu noktada diğer serilerden pek alışık olmadığınız bir durumla karşılaşıyorsunuz. Yanınızda size yardım etmesi için bir ajan var. Bu ajan oyunun her bölümünde olmasa da bazı kısımlarda karşınıza çıkıyor ve size yardım ediyor. Oyunda ipuçları oldukça sık kullanıyor. Sağ köşede size neler yapmanız gereken konusunda belirli bilgiler veriyor.

Bu arada oyun oldukça geniş bir coğrafyada geçiyor. İzlanda, Meksika, Şangay. Kısacası Sam Fisher ile dünya turu. Splinter Cell’in ilk sürümlerini oynayanlar Double Agent oynarken zorlanmayacaklar. Oyun, diğer versiyonları ile oynanış bakımından aşağı yukarı aynı. Oyun; Bilgisayar, PlayStation, Xbox, Gamecube ve hatta mobil versiyonlara bile uyumlu olarak çalışabiliyor. Bu da oldukça geniş bir oyuncu kitlesi yaratmış durumda. Oyunu bilgisayar ortamında oynamak için orta segment bir bilgisayara ihtiyaç duyacaksınız. Oyun için tavsiye edilen minimum sistem gereksinimleri; 3 GHz Pentium 4 ve ya üstü bir işlemci, en az 1 GB RAM Bellek ve en az 256 MB bir ekran kartı. Bu yeterlilikleri sağladıktan sonra oyunu kasma ve donmalar olmadan akıcı bir şekilde oynayabilmeniz mümkün. Oyunun bizce eksik yanı ise 10,6 GB gibi büyük hacimde bir alan kaplaması. Splinter Cell sevenlerin Double Agent oynarken de aynı zevki alacaklarına eminiz. Keyifli oyunlar.